İletişim

İletişim
Showing posts with label ÖABT HAZIRLIK PLATFORMU. Show all posts
Showing posts with label ÖABT HAZIRLIK PLATFORMU. Show all posts

Sunday, 10 November 2013

KPSS ALAN İNGİLİZCE DERSLERİ- ÖABT HAZIRLIK PLATFORMU


semantics= anlam bilimi

semantic is the study of meaning of words, phrases and sentences...(anlam bilim)
cümlerin, kelimelerin,sözcük gruplarının ve morhepemelerin anlamlarını üzerinde çalışır
Lexical semantics: kelimelerin anlamları ve kelimeler arasındaki anlam ilişkileri ile ilgilenir Phrasal ( Sentential) Semantics: kelimeden daha büyük, cümleden kısa yapıların , yani sözcük gruplarının anlamları ile ilgilenir.
bir başka semantics çeşiti olan truth conditional semantics yani doğruluk koşullu anlam bilimi hangi koşullar altında bir cümlenin doğru ya da yanlış semantic feature bir kelimenin ne anlama geldiğimizi anlamamıza yardımcı olan ve onu diğer kelimelerden ayırt etmemizi sağlayan özelliklerdir

olarak değerlendirilebileceği üzerinde durur.
man kelimesini ele alacak olursak

adam deyince hepimizin aklına erkek, yaşını başını almış canlı gelir
işte bütün bu sıraladıklarımız man kelimesinin semantic featurelarıdır. bu özellikler sayesinde biz man in söz gelimi womandan farkını biliyoruz
kelimelerim semantic özellikleri ile ilgili tablolar oluşturmak mümkündür
girl +human, +female, -adult
bu tablolar bahsi geçen kelime ilgili özelliğe sahipse + değilse - yazılarak oluşturuluyor

Which of the following has the semantic properties given below?
+animate, +human, -female , +young
A. Boy
B. Man
C. Woman
D. Girl
E. Cat
lexical relations diyorum Çetin kelimelerin diğer kelimelerle olan ilişkileri üzerinde duracağız şimdi arkadaşlar
bu bağlamda zıt anlamlı, eş anlamlı, eş sesli vb ilişkilerden bahsedeceğiz
Synonyms le başlıyor tanım alalım hemen

yazılısları farklı anlamları aynı kelımeler
evet özetle eş anlamlalı kelimeler dir . anlamların illaki birbir aynı olması gerekmiyor. hafif bir anlam farkı olabilir
freedom/liberty, buy/purchase
buy ve purchase (satın almak demek)synonyms ama purchase satın almaya gücü yetmek.mesela ev uçak son model bir araba almak gibi yani anlam farkı olabilir aralarında

geçiyoruz antonyms konusuna
Antonyms zıt anlamlara sahip kelimelerdir.

şimdi an 6 çeşidi var antonym lerin . bunlar Gradable ,Non-gradable , Converses, Reversives,auto-antonym (contronym) ve antiautonym
şimdi bunları tek tek açalım ama unutmayın arkadaşlar sonuç olarak bunları hepsi an tonym
gradable antonyms adı üzerinde derecelendirilebilir zıt anamlı kelimelerdir. bunları bula bilmek için kelimenin comparative , superlative yapılabilip yapılmadığına bakıyoruz

örnek verelim bunlara
old-middle-aged- young
evet görüldüğü gibi old ve young zıt alamlı ancak daha yaşlı daha genç demek mümkün hatta orta yaşlı diyerek araya bir kelime eklemek de mümkün
bu nedenle gradable antonym diyoruz bunlara
non gradable antonyms araya kelime almayacak ve comparative superlative yapılamayacak
onek verelim arkadaşlar non gradable ları şöyle de test edebilirsiniz bir tanesini olumsuz yaptığınız da diğerini elde ediyorsunuz dead/alive da dead i not la yazardak not dead alive anlamına da geliyor



converses a gelince bunlara relational opposites de diyoruz
iki kelime arasında bire bir bir zzıtlıktan söz edemesekse birbirlerinin zıttı gibi algılanabilecek kelimlr evvet

anne baba, öğretmen öğrenci
reversive e geçelim mi?

reversive de yaptığımız bir eylemi geri sarmak var
bunlar g enelde eylem olmalılar

reverse kelime anlamı olarak da tersine çevirmek anlamına geliyor zaten
auto-antonyms bunlara contronym de diyoruz

çok kolay aslında bu defa tek bir kelime kendi başına zıt anlamlı oluyor
kelimenin iki anlamı var
mesela temper kelimesinin anlamlarından biri sertleştirmek, diğeri yumuşatmak

mesela terrific hem berbat hem harika anlamına gelebilir
tek bir kelime 2 anlama geliyor ve bu anlamlar zıt

antiantonym lerde durum şu , bir kelime diğerinin zıttıymış gibi görünüyor ancak değil
valuable- invaluable en güzel örneği bu durumun
Ibrahim Samed Şen bi sn örnekler buldum ravel/unravel, regardless/irregardless, radiation/irradiation, incite/excite, culpatory/inculpatory, press/depress, to/unto, part/depart, fat chance/slim chance, thaw/dethaw/unthaw, candescent/ incandescent, canny/uncanny, dead/undead, write up/write down, valuable/invaluable

biz -in prefix i bir kelimeyi olumsuz yapmak için kullanıyoruz tolerant/intolerant hoşgörülü-hoş görüsüz

ancak valuable /invaluable birbirinin zıttı gibi görünse de biri değerli diğeri paha biçilemez anlamına geliyor

bone- debone varmış mesela
kemikleri ayırmak anlamına geliyor ikisi de ancak zıt anlamlı gibi duruyorlar

Hyponym
gruba aıt olma. su yun ıcecekler grubuna aıt olması gıbı
Hyponyms anlamında daha genel br kelimenin anlamını da barından sözcüklerdir.

en genel kelimeye ne diyoruz super ordinate

örneğin pink sözcüğü için de renk olma durumunu barındırır

bu durumda daha genel bir sözcük olan color sözcüğünün hyponym diir

genellikle bir subordinate için bir den fazla hyponym bulunur. bu durumda bunların hepsine birden co-hypnoym denir

grup uyelerı bırbırlerının co hyponymıdr:)

hyponymlerin hepsi supordinate in anlamını içerir ancak bir özellikleri ile diğer hyponylerden ayrılır

mesela öğretmen süperordinate , tarih öğretmeni,ingilizce öğertmeni,matemat,k öğretmeni co hyponym

Prototype? akla gelen ilk tür
bir categorinin akla getirdiği ilk tür

kuş deyince akla ne geliyor
güvercin, serçe, kartal, akbaba geliyor

mesela arkadaşlar tavuk ve deve kuşu da kuş ailesine dahil olmasına rağmen buunlar önce aklımıza ggelmiyor değil mi
prototype için durum bu

ama ülkeden, kültüeden, bölgeden bölgeye göre değişiyordu dimi hocam prototypes lar?

bazı kuşlar diğerlerinden daha kuş -some birds are birder than the others
cümle efsanedir aklınızda bulunsun
meronym partyonymy olarak da bilinir
bir bütünü oluşturan parçalardır
örneğin yüzümüz bir bütünse ağzımız, alnımız gözlerimiz vs bir araya gelerek voltranı oluşturur
bir ağaç bütünse yapraklar dalllar ve gövde bunun parçalarıdır
meronym bu ilişkiye verilen addır
geldik metonymy ye bunu edebiyattan hatırlamanız lazım

metonymy bir kavramın ya da nesnenin vs. kendi dıyla değilde kendisi ile ilişkilendirilmiş başka bir kavramla ifade edilmesidir.

collocation a gelelim Çetin birlikte kullanılan kelimeler bunlar arkadaşlar bir collocation iki ya da daha fazla kelimden oluşur
bu kelimeler birlikte kullanılırlar
collocationların çoğu öğreniliyor arkadaşlar ezber gerektiren cinsten

neden meke homework demiyoruz da do homework diyoruz
corpus linguistics tanımı yapalım o zman

arkadaşlar corpus linguistics gerçek konuşmaları alıp bilgisayar ortamına kaydediyor . sonra bu kaydedilnleri inceleliyor

bilgisayar üzerinde yapılan bir çalışma

Kelimeler hangi kelime ve prepositionlarla ve nasıl yapılarla tenselerle kullanılır corpusta görebiliyoruz.

bir dilde en sık kullanılan kelimeler neler, bunlardan hangileri bir cümlede sıklıkla yanyana bulunuyor gibi

geldik homophones ve homonym konusuna
homophones yazılışları farklı okunuşları aynı olan kelimelerdir
To/too/two üçü de aynı okunur ancak anlamları ve yazılışları farklıdır

  meat/meet



. beet, beat 2. through, threw 3. ate, eight 4. read, red 5. reed, red 6. tee, tea 7. see, sea 8. led, lead 9. their, there 10. weight, wait
11. too to two 12 sail , sale 13. ant aunt 14 right write 15 there their they're


homonymys konusuna gelince yazılışları ve okunuşları aynı ancak anlamları farklı kelimelerdir
Pupil (at school) – pupil (in the eye)


geçen senede çok tartışma konusu olmuştu

kaynak hymonyms leri ve homophone ları birbirinden ayırmıyor

biz ayır ayrı ne oldukları gördük ancak mesela Pupil (at school) – pupil (in the eye) örneği bir soruda soruldu ve şıklarda homonym yok

duruma şaşırmıyoruz homophone varsa onu işaretliyoruz

Mine is a long and a sad tale!" said the Mouse, turning to Alice, and sighing.
"It is a long tail, certainly," said Alice, looking down with wonder at the Mouse's tail; "but why do you call it sad?" And she kept on puzzling about it while the Mouse was speaking
bunu hatırladınız mı

anlam karmaşına yol açan lexicaal relation ne

tale- tail yazılışları farklı okunuşları aynı
homophones

polysemy konusuna geçelim

bir kelimenin birden çok anlamı olacak ve bu anlamlar birbiriyle alakalı olacak
the face of the book,his face deki faceler polysmy bir noktada yüz anlamında kitabın yüzü,onun yüzü
anlamlar birbirinden çok uzaklaşmayacak polysemyde
homonym de anlamlar tamamen farklıydı

bu ayrıma dikkat edelim
homonymy ile ilgili bir dip not
homonyler ambiguity e yol açabilirler arkadaşlar

he went to the bank . bankaya mı yoksa deniz kenarına mı gitti ?
lexical ambiguity deniyor buna ve kesinlikle synatactic ambiguity le karıştırılmamalı
bir kelimenin birden çok anlama geldiği durumlarda oluşuyor lexical ambiguity
anlam olarak çok saçma bir cümle yazarsak ancak bu sümle yapı bakımndan kurallara uyarsa semantic am biguity
Colorless green ideas sleep furiously. bunlara semanticall ill formed diyoruz bakın cümlede diziliş bakım ından bir sorun yok
ancak bir şey hem yeşil olup hem nasıl renksiz olur

bu cümle kendi başına semantic olarak yanlış

ancak böyle bir cümlenin yine de mümkün olduğu bir yer var o da şiir
thematic ya da semantic roles

Agent eylemi yapan kişidir yani doer
agent,theme,experiencer,ınsturment,locatiıon,goal hareket bildiren fiilleri yapan kişi yani özne
jake ate the beans


themem eyleme katılan yada eylemden etkilenen kişi ya da nesne

wind blew the ball away.. burdali the wind agent yani özne olması için illa insan olması gerekmez
agent işi yapan, theme işten etkilenen
jack ate the beans cümlesinde agent ve theme neler kake agent, the beans theme bence

experiencer nedir peki hareket bildirmeyen fiillerle kullanılan özne
duyusal bir durumu tecrübe edecek kişi
Instrument eylemi gerçekleştirmek için kullanılan araç
instrumentta eylemi gerçekleştirirken kullanılan şey.meswela: Jamie cut the ribbon with a pair of scissors
they must have used indelible ink. İndellible link bırada instrument
burada da with yok ancak yine indeliable ink instrument
önemli olan eylemin ne ile yapıldığı
location nedir ? Yeri bildiriyor. I am in Ankara daki Ankara location
source u eylemin çıkış noktası olarak düşünün

eylemin kaynağı ne
nereden hareket ediliyor from burda bize yardımcı olacak kelime

Özer hocam source da from var yani den dan anlamı katarak evden ondan bundan

goal da to var e a anlamı var okula eve işe...
from la başlayan kelimeler mi source? evet genelde

evden ayrıldım okula vardım.ev:source okul:locatıon dıyebılırmıyz?
hayır okul goal oluyor

eylemin varış nıoktasıdır goal
bakın hocam hakereket var zaten cümlenin kendisinde

bir yerden ayrılıp bir yere varılıyor

location da biraz daha sabit yer
locatıon u da -de,-da ekıyle ayırabılırmıyz cumlede

duvarda resım gordu .duvarda :locatıon oluo da ekı var dıye?
olabilir

from -den sourceo için to da goal için kullanılıyor

to da yönelme
from da çıkma ayrılma durumları var
benefactor nedir Beneficiary de deniyor
eylemin yararına yapıldığı kişidir
for kelimesi yardımcı olabilir bulmamıza
She baked a cake for her mother
for her mother benificiary

KPSS ALAN İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ DERSLERİ- ÖABT HAZIRLIK PLATFORMU


REFERENCE BİR KAVRAM İLE BU KAVRAMIN GERÇEK DÜNYADAKİ VARLIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİDİR

REFERENT DEDİĞİMİZ OLAYDAN KASTEDİLEN ŞEY BİR KAVRAMIN GERÇEK DÜNYADAKİ KARŞILIĞIDIR. YANİ SOMUT BİR OBJEDİR.

  • Princess Diana is the referent of Rose of England.The relationship between Princess Diana and Rose of England is called reference. YANİ ARKADAŞLAR BİR KAVRAM SOMUT BİRŞEYE GÖNDERME YAPIYOR OLAY BU.

 Co-reference konusuna gelince tek bir kavramın aynı iki varlığa gönderme yapmasıdır. Mark Twain and Samuel Langhorne Clemens are co-referential as they refer to same person.

biiz ilgilendiren kısmı bbir cümle içinde prounounların neye gönderme yaptıklarını bulmak. pronounlar yani zamirler bilindiği üzere isimlerin yerini tututan sözcüklerdir. bu durumda yerine pronoun gelen sözcüğe antecedant diyeceğiz. yani asıl isim , pronoun onun yerini alıyor
o zaman bir örnek yapalım
adaline bit her lip.
john was very tired, he slept as a baby( he refers john )  John is antecedent of he.
 antecedant da bu pronoun un refer ettiği varlık

 şimdi arkadaşlar bir pronoun antecedent ile 3 şekilde uyuşmalı.  person number ve gender bakımınan. aksi takdirde pronoun -antecedant agreement a uyulmadığı için anlatım bozuklukları ortaya çıkıyor.
  • If a person wants to succeed in corporate life, you have to know the rules of the game. bu cümle doğru mu?  person agreement yok.
  • iki şekilde düzeltilebilir
  If a person wants to succeed in corporate life, he or she has to know the rules of the game. If you want to succeed in corporate life, you have to know the rules of the game

 arkadaşlar bir pronoun un kime veye neye gönderme yaptığı cümle de açık şekilde belli olmalı

* Samuel called Steve twelve times while he was in London.( evet burada pronoun un kime refer ettiği belirsiz.  he'nin samuel mi yoksa steve mi olduğu hangisine refer ettiği belli değil. )

  • Every student must have their pencils.evet bu cümlede de sorun numberların uyuşmamasından kaynaklanıyor.  somebody, everbody indefinite belgisiz zamir ve tekil kullanılırlar. every student their'a refer etmez her/his pencil olmalıydı. tekil oldukları için alacakları pronounlar da fiillerde tekil olur.)

  •  Incorrect: No American citizen should lose their right to vote.
    Incorrect: No American citizen should lose his right to vote.
    Corrected: No American citizen should lose his or her right to vote
  • If a person wants to succeed in corporate life, he has to know the rules of the game.  bu cümlede gender problemi var. a person (third person neutral singular). he (third person masculine singular)  her iki cinsiyet de dail edilmeli yani arkadaşlar. he/she demesi gerek...

  • After putting the disk in the cabinet, Jerry sold it.  it neye refere ediyor belirsiz.  disk i mi attı cabinet mi belli değil


         SENSE konusuna gelince arkadaşlar özetle bunu anlam olarak bileceğiz, bu defa kavramların gerçek dünya da temsil edilmeleri yani somut nesneler olmaları gerekmiyor. context ve anlam bütünlüğü olarak ele alın sensi çok da önemli bir konu değil.

Sense is the inherent part of an expression’s meaning that together with context, determines its referent. For example, knowing the sense of a noun phrase such as “the president of the United States in the year 2010 allows one to determine that Barack Obama is the referent.
mesela arkadaşlar gerçek dünya da somut olmayan şeylerin de senseleri olabiliyor.  unicorn tek boynuzlu at. gerçek dünyada var olmadığı halde unicorn deyince aklımızda bir şey oluşuyor.  sense bu işte.  unicorn un reference ı yok bu arada. çünkü dünya da böyle bir şey yok ama sense i var.

*** The Principle of Semantic Compositionality (Frege's Principle ): kelimelerin, söz gruplarının ve cümlelerin anlamlarının bunları oluşturan daha küçük parçalaran yola çıkarak belirlenebileceğine dayanan ilkedir.  örneğin bir cümlenin anlamını onu oluşturan söz gruplarının anlamlarından yola çıkarak anlamak mümkündür. bir kelimenin anlamını onu oluşturan morphemelerin anlamından anlamak mümkündür. peki mümkün olmadığında ne olur ?  compositionality breaks down. şimdi compositionallity nin bozulduğu durumlara anamoly diyoruz arkadaşlar. anamoly semantic kurallara uyulmaması nedeniyle ortaya saçma denebilecek cümlelerin çıkması ya da herhangi bir anlam yakalanamaması durumudur. Colorless green ideas sleep furiously örneğini hatırlayalım.  bu cümleye semantic bakımdan ill- formed demiştik. anamoly de diyeceğiz artık. ambiguity bize hiç olmayacak birşey veriyor , anamoly semantic bakımdan uygunsuz ancak yine de geçerli olduğu durumlar var şiir, deyimler atasözleri metaforlar mesela.
* mesela Lewis caroll. bilinen en önemli örneği Jabberwocky. adam oturup kelimeler uydurmuş ve syntactic bakımdan doğru ancak semantic olarak hiç bir şey ifade etmeyen bu şiiri yazmış. ama şiir kelimeler anlaşılamamasına rağmen çeşitli dillere çevriliyor. non-sense şiir dediğimiz şiir türünün en önemli örneğidir. 
 *  mesela metaphorları , deyimleri ve atasözlerinin anlamları nı bir bir kelimelerden çıkarınca saçma şeyle rçıkıyor ortaya. bunlar hep anamoly oluyor işte.  the apple of my eye:  ancak benim için değerli, kıymetli gözün bebeği anlamlarına gelen bir deyim

KPSS ALAN İNGİLİZCE DERSLERİ BÖLÜM 1 ÖABT HAZIRLIK PLATFORMU

FUNTIONAL CATEGORIES
şimdi functional categroy içinde ; determiners, auxiliary i alacağız. determiner üçe ayrılıyor: article, demonstratives , quantifiers. articles: a, an, the. demonstratives; that, these, this, those. quantifiers, a few, several, many some, each, every vs.. ancak bu üçü birden lortak olarak determiner adıyla bilinir. auxilary e gelince ; is, am, are, has, have, had, was, were , ve modals. modals ın içinde ; can, could, may, might, shall, should , must vs...

phraselerin aksine clauseların subject ve verbleri vardır. clauseları dependent ve indepent olarak 2'ye ayırıyoruz. independent clause lara aynı zaman da simple sentences diyoruz. tek başlarına anlamlı olarak bir düşünceyi ifade edebiliyor lar. üçüncü bir adla da main clause dur bunlar. dependent clauselar adları üstünde bi yerlere bağımlıdır. bir başka cümleye bağlanmazlarsa eğer anlamsız görünürler bunlara subrodinate de deniyor. simple sentence a bir örnek verecek olarak : I read the book. compound sentence: iki independent clause un (simple sentence ın9 coordinating conjuctions ile birbirine bağlanmasıyla oluşur. coordinating conjuctions ı FANBOYS kodlamasıyla aklımızdda tutabiliriz. coordinating conjuctions: And, but, for, nor, or, so, yet. I speak English and my friend speaks Italian gibi. independent clause ( ya da simple sentence ) bir bağlaç ile birbirine bağlanmış.

complex sentence a gelince bu defa dependent clause ları bir independent sentence a bağlayacağız. bu yapıla daha ziya subordinating conjunctions kullanılıyor. I went to the party after she came. I saw him when I was driving a car. As soon as I saw her, I began to cry. burda I began to cry independent. As soon as I saw her dependent.

bir de compound- complex sentence lar var. bu defa 2 tane independent (daha çok da olabilir9 bir ya d a daha fazla dependent clause olacak. Although I like to go camping, I haven't had the time to go lately, and I haven't found anyone to go with. Although I like to go camping: dependent. haven't had the time to go lately: independent. I haven't found anyone to go with.: independent.